Türk

‘Füze’ krizi derinleşiyor! Polonya ile Güney Kore arasında ipler gerildi

Uluslararası medyanın en önemli gündem başlıklarından biri de Güney Kore ile Polonya arasında yaşananlar… Hatırlanacağı üzere iki ülke arasında 48 adet FA-50 Hafif Taarruz Uçağı tedarik programı kapsamında imzalar atılmıştı.

SON TESLİM 2028’DE

Güney Kore’nin ABD’li Lockheed Martin şirketiyle birlikte ürettiği bu uçakların 12 adetlik ilk partisi Aralık 2023’te Polonya’ya geldi. Takvime göre geri kalan 36 uçağın 2028 yılına kadar teslim edilmesi bekleniyor.

Ancak son günlerde daha sık duymaya başladığımız haberler bu anlaşmanın her an farklı bir yöne evirilebileceğini gösteriyor.

POLONYA İLE GÜNEY KORE ARASINDA NE OLDU?

Aslında projenin üzerinde dolaşan bazı kara bulutlar zaten vardı… Bunların başında maliyet artışları ve tedarik programında yaşanan aksamaları saymak mümkün. Ancak gelinen noktada teknik sorunların da beklenenden daha fazla olduğu görüldü.

En büyük kırılmaysa Polonya’nın satın aldığı uçaklara ABD mühimmatı eklemek istemesiyle yaşandı. İddiaya göre Polonya tarafı ABD yapımı hava-hava füzelerini de bu uçakta kullanmak istedi. Ancak Güney Kore bu talebe olumsuz yanıt verdi.

Polonya tarafı “Söz verdiniz” diye diretse de Güney Kore’den gelen yanıt işleri daha da karmaşık hale getirdi. Çünkü Güney Kore’nin iddiasına göre iki ülke arasında yapılan görüşmelerde “Bu uçaklara ABD füzesi eklenebilir mi?” sorusu gündeme gelmişti. Ancak bu bir fizibilite çalışmasıydı ve füzelerin eklenmesi ihtimal dahilindeydi. Güney Kore tarafı bunu bir olasılık olarak sunduğu ve kesin bir durum belirtmediğini duyurdu.

GÜNEY KORE’NİN TUTUMU NASIL OKUNMALI?

Az önce de belirttiğimiz üzere bu uçak Güney Kore’nin tek başına ortaya koyduğu bir platform değil. ABD’li şirketle ortak ilerlediler. Haliyle uçak zaten doğuştan ABD mühimmatları taşıyabilecek durumda ve Polonya da bunu biliyor.

Bu noktada Güney Kore’nin “daha fazla para kazanabilmek adına” işi biraz yokuşa sürdüğü konuşuluyor. Konuya hakim kaynaklara göre Güney Kore’nin yapması gereken tek şey sistemde zaten var olan bir kabiliyete izin vermek.

Ancak Seul tarafından şimdiye kadar böyle bir adım gelmediği gibi Polonya da ilerleyen süreçte konuyu uluslararası mahkemelere taşıyabileceği sinyalleri veriyor.

TÜRKİYE ÇOK ESNEK BİR ÜRETİCİ

Polonya ile Güney Kore arasında yaşananlar aslında savunma sanayii gibi kritik bir alanda yapılan anlaşmaların ne denli zorlu olduğunu da gözler önüne seriyor.

Haliyle yaşananlar “Acaba işin bir tarafında Türkiye olsa süreç nasıl gelişirdi?” sorusunu getiriyor. Aslında bunun cevabını Ankara’nın halihazırda yürüttüğü çok farklı projelerde bulmak mümkün.

Türkiye başka bir ülke için kara, deniz ya da hava platformları üreteceğinde uygulanan en temel yaklaşımlarından biri de karşılıklı kazan-kazan ilkesi oluyor. Sipariş veren ülkenin talepleri çok hassas bir şekilde ele alınıyor ve onların istediği doğrultuda adımlar atılabiliyor.

“BENİM MUHİMMATIMI KULLANMAK ZORUNDASIN” KARTINI OYNAMIYOR

Bugüne kadar üretilen savaş gemilerinde ya da modernizasyonu yapılan hava araçlarında sıkça gördüğümüz bir husus var. Türkiye kesinlikle “Benim mühimmatımı kullanmak zorundasın” kartını oynamıyor. Hatta modernize ettiği Sovyet sistemlerine NATO standartlarında mühimmat entegre edilmesinin dahi önünü açıyor. Ya da askeri gemilerde ülkelerin kendi füzelerini kullanabilmesine olanak sağlıyor.

Türk savunma sanayiini yakından takip eden bazı isimlerin “Eğer HürJet’i yetiştirmiş olsaydık Polonya’nın ihalesini biz kazanırdık” demesinin altında bu gerçeklik yatıyor.

Ankara’nın savunma sanayiinde esnek üretim yapısının gelecek dönemlerde de güzel sonuçlar verebileceği ve bu durumun söz konusu alandaki tüm ekosisteme olumlu yaklaşacağı beklentisi bir hayli yüksek.

KAYNAK: TRT HABER

haberbirecik.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu